3. Dünya Savaşı

20.12.2016


Adı konulmuş olan bu savaşı, gelecekte olabilecek bir meydan savaşı gibi tahayyül edenler yanılıyorlar. Zira bu savaş başladı ve tüm hızıyla devam ediyor…

Rus büyükelçinin suikasti, bu savaşta Türkiye’yi Batı cephesinde kalmaya mecbur bırakmak içindir.

………….

İkinci dünya savaşı Avrupa’ya savaşın kırıcı ve yıkıcılığını yaşayarak öğretti. Savaşın hemen sonrasında 18 Nisan 1951 tarihinde Paris Antlaşmasıyla 6 ülke tarafından oluşturulan ve günümüzün Avrupa Birliği’ne evrilen, Avrupa Kömür Çelik Birliği; birlik olunduğunda daha güçlü olunacağı fikri üzerine kurulmuş bir örgüttü.

Avrupa bu birliktelikle; sıcak savaşın hemen akabinde 1949’da oluşan Kuzey Atlantik Pakt’ı (NATO) ve 1955’de kurulan Varşova Pakt’ı arasında, NATO şemsiyesi altında ama Varşova paktı ülkeleri ile iyi geçinen 3. Bir güç olarak gelişti.

Avrupa’yı Refah toplumu olarak bir başarı hikayesine dönüştüren unsur, geçmiş emperyalist sömürü sistemlerinin büyük bir ustalıkla yönetim biçimlerine dönüştürülmesi oldu.

1949’da NATO’ya müracaatı kabul edilmeyen Türkiye, Kore savaşı sonrasında ABD’nin teklifiyle 1952’de Yunanistan ile birlikte birliğe dahil edildi.

Böylelikle Türkiye; Komünizm tehdidi, taasupçu geleneksel İslam, milliyetçilik furyası, sermayenin baskısı ve batıcılık akımlarının iteklemesiyle dün gırtlak gırtlağa savaştıklarıyla aynı kazanda 64 yıldır debeleniyor.

………….

Batı ve Türkiye’deki işbirlikçisi FETÖ yapılanması, on yıllarca sırf bu amaç için çalıştı. Kendi geleneksel, taassupçu ve Kur’an’ı arka plana atan itikatleri ile çatışmayan İslam anlayışındaki bir iktidara dahi bu denli düşman olabilecek kadar destekçilerine sadık kaldılar. Yaşanmışların başka bir açıklaması olamaz.

Dün Rus Büyükelçi’nin öldürtülmesini ihale edenlerin ve bu taşeronluğu üstlenenlerin demek ki hala büyük beklentileri var. Aslında bu yaşanan olay FETÖ yapılanmasının ve PKK’nın ABD ve Batı ülkelerinde hala destek bulmasını da açıklıyor.

Bu ülkede beynine saatli bomba yerleştirilmiş daha kaç mankurt olduğunu, FETÖ’yü de PKK’yı da koruyanlar isim isim biliyor olmalılar.

Zaman daraldı ki adımlar peşi sıra ve hızlanarak atılıyor. Güneydoğumuzda akan kana sömürü odaklı yaklaşan Batı’nın açgözlülüğünün kendilerine çok pahalıya patlayacağı da artık kesinleşmiştir.

İkinci dünya savaşını yaşayan Batı, kendi topraklarında ve kendi insanıyla yeni bir savaşa tahammül edecek cesarete asla sahip değildir. Bu da onları başkalarının topraklarında arkasına saklandıkları vesayetçilerin savaşlarına mecbur bırakıyor. Biliyorlar ki kendi topraklarından ateşleyecekleri bir füze kendilerini ilelebet mahkûm edecek ve misliyle mukabele görecekler.

Onun için Ukrayna’da kıllarını kıpırdatamadılar. Rusya’nın Suriye’deki hamlelerine ses çıkaramadılar.

Onun için Türkiye’nin gelişmesi, muktedir olması ve arkasına saklanılabilecek bir vesayetçi olmayı reddetmesi, onları ve işbirlikçilerini çıldırtıyor.

Türkiye’nin Güvenlik Konseptini, 64 yıllık tozlu raflardan indirmesi bile, birilerini fütursuzca hareket ettirmeye yetti. Yakın zamana kadar baskılayabildikleri bu sorgulama artık içinde bulunduğumuz savaşın seyrine etki etmiştir.

Bundan böyle Batı, Türk taşının ağırlığını çok daha derin hissedecektir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir