Terör diplomasisi!

6.6.2017


Diplomasi; kendine özgü dili, kuralları, etiği, raconu olan stratejiler içeren bir uluslararası ilişkiler terimidir. Haklılığın, karşı tarafa saygının, yarını göz önüne getirerek, başkalarının da yüzüne nasıl bakarım diye düşünülerek adımlar atmanın ince bir sanatıdır. Tüm bunlarda haklılık ve temel haklara saygı esastır.

Bugün ise uluslararası diplomasi haklılığın değil gücün domine ettiği bir kavramdır.

Bu o derece böyle olmuştur ki efendi uluslar ve parya uluslar türemiştir. Efendi sayılanlar için bir meşruiyet eşiği kalmamıştır. Kendinden menkul kurallar koyabilirler. Onlar her hadiseyi kendi menfaatleri çerçevesinde yönlendirebilirler. Hatta daha da ileri gidip terörü, diplomasinin oyuncağı haline getirebilirler.

Daha açık söylenecekse önce size terör ile bir ayar verip masada istenilen kararı almanızı sağlarlar. Hele birde gücünüz azsa, açıklarınız varsa en önemlisi de inancınız zayıfsa…

Diplomasi masasında önlerine atılan birkaç parça karşılığında, paryaların bu duruma ses çıkarmamaları rahatlıkla sağlanabilir!

“Vesayet Savaşları” olarak artık aşina olunulan kavramın muhatapları da, bu kirli oyuncaklarla oynayan ve onlara örtülü meşruiyet zeminlerini sağlayan güçlerdir.

Gücünüz ve istihbaratınız yoksa; terör ile sahada savaşırken, diplomasi masasında o terör maşasını tutan eller ile tokalaşmak zorunda kalırsınız. Hatta canciğer kuzu sarması pozlar bile verilir…

Bu oluşumlar, tarihte hiç bugünkü kadar pervasızca kullanılmış mıdır acaba! Adaletsizliğin, mertliğin bu ölçüde ayaklar altına alınması geçmişte hangi dönemde söz konusu olmuştur!

Bugün senin ülkende darbe yaptıranlar; arkadan dolanıp, senin pür dikkat kesildiğin açık düşmanın olan unsurlar ile araya girip perde olmaya kalkıyor…

Sıkılmadan; insan hakları, uluslararası normlar, antlaşmalar gibi unsurları senin ayağına eline koluna pranga olarak bağlayıp, canına kast edenlere el sürdürtmemek için taklalar atıyor.

Bunların hepsi, “düşmandır ne yapsa yeridir” deyip geçilebilir. Geçilebilir de içindeki aymazları ne yapabilirsin!

Atsan atılmaz, satsan satılmaz…

Son Almanya ile yaşanan İncirlik krizine ve doğal olarak aynı safta olmamız gerekenlerin aniden patlattığı Katar krizine bir de bu gözlükle bakınız!..

……………..

Ortadoğu, kendini allame olarak konumlandıran batı için tam bir turnusol kağıdı oldu.

Sahte refah algısı dışında artık batının gelecek için insanlığa sunabileceği hiçbir değer argümanı kalmamıştır. Varsa yoksa sömürü olan zihniyetlerini gizlemek için oluşturdukları sözde medeniyetin unsurları tel tel dökülmüştür ve çökmektedir.

Yaşadığımız dönem her türlü pervasızlığın gerçekleşmesinin beklenebileceği bir dönemdir. Bu dönemin tek panzehri vardır. O da yaratıcının gösterdiği dosdoğru olan yoldur.

Ne yazık ki bugün İslam coğrafyasını dolduran Müslümanlar; tam da İslam’ın dışladığı, Kur’an’ı reddeden sözde din mensuplarının istediği türdendir. Zira Müslümanlar da Kur’an’ın evrenselliğini reddetmekte ve tüm çözümlerin Kur’an’da olabileceğine akıl erdirememekteler. O yüzdende inançları onları güçlü kılamıyor.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir