Bu Kafayla İdlib’ler bitmez!

5.4.2017


Savaşın, üzerinde bulunduğumuz kadim topraklarda bu denli çok yaşanması iç burkuyor. İnanç konusunda hassas olması beklenen toplumlardan, tam tersine katliam yapabilecek zalimler türemesi ise son derece manidar… Kendi sömürgeci menfaatlerini sürdürmek için ortalığı her daim karıştırmaya azimli batı ve bunların tezgahında malzeme olmaya hevesli, hırs sahibi bir tarafı ezik idareciler, elele her gün dünyayı insanlara zehir etmeye devam ediyorlar.

İdlib, umutsuzca son olmasını istediğimiz bu tablonun kötü bir örneğidir!

Her türlü terörün ve zalimliğin hem bu dünyada hem de ahirette mutlak karşılığı olacaktır.

Ancak ne gam!..

Allah, din, kitap, resul, nebî nerdeyse hiç kimsenin umurunda değil! Bu körlük, öbür tarafta işlerini garanti görenlerin; “Allah bize mi zulmedecek, biz bugünümüze bakalım!” düşüncesinde olmasından dolayı böyle.

Birilerinin gözü fena halde dönmüş! Arkalarına takılan vicdanları alınmış kitleyi nasıl efsunluyorlarsa onca cinayeti göz kırpmadan yaptırabiliyorlar.

Hayret ve sözün bittiği yer!

Tüm bu vahşetler o birilerinin atalarının çok daha derinlerde bir yerdeki büyük ihanetlerinin sonucu olmalı. Onlar ki Allah’ın tek olan dininden, dinler türettiler. Dini kavmîleştirdiler. Ayrılıkları bereket(!) sayıp kendilerine ve insanlığa tuzak kurdular.

Dediler ki “Bak Musa! Onlar orada olduğu müddetçe biz asla oraya giremeyiz. Sen ve Rabbin gidin, savaşın. Biz burada oturuyoruz.” (Maide 5/24)

Başlarında Musa (as) varken kendilerinden istenileni yapmayanlar da…

“…Meryem oğlu İsa’ya da açık belgeler verdi ve onu Kutsal Ruh ile destekledi. Allah, tercihi (insanlara bırakmayıp) kendi yapsaydı, sonrakiler o açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşamazlardı…” (Bakara 2/253)

İsa (as)’ın getirdiklerine inanmayanlar da…

“Bu bir kuraldır: Bir topluluk kendi özünü değiştirmezse Allah ona verdiği nimeti değiştirmez; Allah, dinler ve bilir.” (Enfal 8/53)

Muhammed (as) ile gelen o şerefli kitabı arkalarına atıp, ayrılıklarına ve aralarındaki düşmanlıklara mesnet ettirenler de kâbus dolu bu günlerin sorumlularıdır.

“Allah Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin kuralı (şeriat) yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: “Bu dini ayakta tutun ve birbirinizden ayrı düşmeyin.” Senin çağırdığın şey müşriklere ağır gelir. Allah, bu dini tercih edeni kendi tarafına (yoluna) seçer ve O’na yöneleni doğruya yönlendirir.” (Şura 42/13)

Allah (cc) doğru işleri bildirmiş, insanlara yolu çizmiştir. Ölüm, ölçüyü şaşırıp bu yolun dışına taşanları da günün birinde elbette bulacaktır.

Ondan hiç şüphe yok ki yapılan ve yaptırılan tüm kötülükler, dünya ahiret sahiplerinin peşini bırakmayacaktır!

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir