Verdiğimiz rahatsızlık için özür dileriz(!)..

10.10.2015


Seçime 3 hafta kala KCK’dan açıklama geldi.

“Türkiye içinden ve dışından gelen çağrıları da dikkate alan Hareketimiz, halkımıza ve gerilla güçlerine saldırılmadığı müddetçe gerilla güçlerimizin eylemsizlik konumuna çekme kararına varmıştır. Gerilla güçlerimiz bu süreçte planlı eylemler yapmaktan uzak duracak, mevcut konumunu koruma dışında bir hareketlilik içinde olmayacak, eşit ve adil bir seçimin yapılmasını engelleyecek veya sakatlayacak hiçbir girişimde bulunmayacaktır.”

Açıklama zamanlama olarak ilginç bir güne denk düştü. İlk belirlemelere göre 86 kişinin hayatını kaybettiği,186 kişinin yaralandığı hunhar bir saldırı ile aynı saatlerde gelen açıklamanın devlet tarafından nasıl okunacağı da önümüzdeki günlerde görülecek.

Aldığı eylem kararından itibaren şu ana kadar hiç beklemediği ölçüde kayıplar veren PKK, son 3 aylık bilanço karşısında zaten teorik olarak böyle bir açıklamaya gebeydi.

Bu durumun itiraf edilmesi elbette beklenemezdi. Dolayısıyla yukarıdaki dili anlamak mümkün…

Ancak 3 ay boyunca her iki cephede ortaya çıkan can ve mal kayıpları nasıl açıklanacak!.

Selahattin Demirtaş’ın tabiriyle, HDP’ye ödünç oy veren Beyaz Türkler’in son 3 ayda meydana gelen terör olaylarından dolayı, pişmanlık duymadıklarını söylemek mümkün müdür?

Kayıtlara terörist olarak geçen, hayatını kaybetmiş PKK’lıların ailelerinin de, bu kayıplarından dolayı örgütü suçlamamaları ne kadar mümkün!..

HDP’yi seçimde barajın altına çekecek kadar riskli şekilde ateşle oynayan PKK geri adım atarken, birileri bomba olayı ile sahneye yeni bir oyuncu sürmüş oldu. Maksat sahne boş kalmasın…

Bu tehlikeli oyunların, azınlığın çoğunluğa hükmettiği ve asabiyenin (kabilecilik) hakim olduğu toplumlarda nasıl çalıştığını, yakın tarihimizden ve bazı komşularımızdan yakınen biliyoruz.

Parçalanan Osmanlı mozayiğinden filizlenen Türkiye Cumhuriyeti’nin son 100 yıl boyunca bir arada yaşama kültürü konusunda ne tür deneyimler edindiği de ortada. Buna rağmen kabileci/milliyetçi söylem üzerinden yürütülen özgürlük ve demokrasi temalarının genelin nezdinde bir karşılığı olduğuna inanmak tuhaf.

Bu ülkede 2000’lerden sonraki kucaklayıcı devlet anlayışı ile 2000 öncesinde doğu ve güneydoğuda kendisine düşman bir halk meydana getiren jakoben devlet anlayışı aynı değil…

Haziran 2015 seçimlerinden hemen sonra eylem kararı alan Kürt Diasporası Kürtler’e ısrarla; “Hayır inanmayın! Gözünüzü boyuyorlar. Eski baskıcı devlet ile bugünkü devlet arasında hiçbir fark yok…” diyor.

Son 3 aylık savaş hamlesi, iletişim desteğiyle birlikte Kürt Diasporası’nın bu yaklaşımına hizmet ettirildi. Halen de boş durulmuyor. Öldürülen 2000 civarında PKK’lının cenazesi bölgede herkese bir şekilde değdi. Bu fotoğraf AK Parti ile özdeşleştirilen Türk Devletini, halk nezdinde olumsuz göstermeye yeterde artar diye düşünülüyor olmalı ki aniden frene basıldı.

KCK Savaş aracının frenine basmasaydı atılan mechul bombanın dumanı onları da boğabilirdi. Kılpayı yırttıklarını düşünüyor olmalılar…

Herkes demokrasiden dem vuruyor.

1 Kasım’da seçim var.

Seçimde huzursuzluk çıkaranı halk sevmez!.. Öyleyse sevimli görünmek gerekir…

“Verdiğimiz rahatsızlık için özür dileriz(!)”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir